Borçlanma, bir tasarruf türü de olabilir mi?

*Bir krediye mi ihtiyacınız var?

Hangi şartlarda borçlanma?

Hayatın finansal gerçekleri etkisini, kimimiz için bazen, kimimiz için çoğu zaman, kimimiz için ise her zaman hissettirir. Bu zorlayıcı etkiyi, hayatı sürdürebilmek için borçlanmak zorunda kaldığımızda da hissederiz. Bazen emeğimizle yarattığımız maddi değer yetersiz kalır, borçlanırız…

Son 20 yıllık dönem ; özellikle bireylerin artan ölçüde borçlanmasıyla, borçlanarak ev, araba gibi değerlere ulaşabilir hale gelmesiyle geçti.

Hafızalarda halen taze, pandeminin yıkıcı ekonomik etkisini hafifletebilmek amacıyla ülkemiz ekonomi yönetiminin kriz önleme seçeneklerinden biri de, ucuz maliyetle kredi imkanı tanıyarak, vatandaşın üzerindeki ekonomik şoku azaltmaya yönelik bir diğer borçlanma modeliydi.

Hepimiz biliriz, Amerikan yaşam biçiminin film ve dizilere yansıyan sert gerçekliklerinden biri, kahramanlarının yıllar boyu hayıflanarak ödediği mortgage taksitleridir. Amerikan alt/orta sınıfı, sorumluluklarından ve hayatlarındaki baskılardan bahsederken ilk bu örneği verirler filmlerde; mortgage sahibi olmayı…Ki oradaki faizlerin seviyesi bizimkilerin yanında gayet düşüktür ve vadeler de 30 yıllara kadar yayılır.

Bizde de özellikle 2005’li yıllarda, dünyanın şimdikine benzer parasal bir bollaşma içinde olduğu dönemde %1 psikolojik sınırının altına inen mortgage faizleriyle yaşadığımız dönemi düşünün. Para, o kadar çoktu ki dünyada; ucuzlayan kredi maliyetleri, dünyadaki trende benzer şekilde ülkemizde de borçlanmayla bir şeylere sahip olma döneminin kapılarını açtı. İnsanlar mortgage kredileriyle evler, taşıt kredileriyle otomobiller ve tüketici kredileriyle türlü türlü teknolojik ürünler, tatiller aldılar.

Aslına bakarsanız hayat tüketmekten değil, tasarruftan ibaret, hepimiz tasarrufla ilgili aydınlanmaya varıyoruz günün birinde… Öyle ya da böyle…

Bu aydınlanmaya hayatlarının erken dönemlerinde varanlar ya zengin, ya ‘finansal özgür’ oluyor.

‘Keşke tasarruf etseydim’ pişmanlığının arka planında, dünyadaki parasal bollaşmanın pompaladığı tüketim çılgınlığı yer alıyor ve bunun finans sistemiyle desteklenen sihirli sözcüğü ise şu oluyor, ucuz para…

İşim gereği, insanların borçlanma taleplerini değerlendiren sacayaklarından biriyim. Finansal okuryazarlıkla ilgili olarak finans profesyonellerinin başlattığı gönüllü organizasyonlar, bilinçlendirme faaliyetleri, kamu spotları vb birçok bilgi akışına rağmen, insanların dış finans kaynağına, yani alışılmış dille borca ulaşma çabası, rasyonellikten yıllardır uzaklaşmıştı ve bu güçlü eğilim maalesef her geçen gün daha da derinleşerek devam ediyor…

Findeks girişimi, tüketici kanununda yapılan değişiklikler ve finansal okuryazarlıkla ilgili tüm çabalara rağmen halen insanlarımızda kontrolsüz ve ihtiyaca değil, ‘isteklere’ yönelik anlamsız tüketim çabaları gözlemliyorum…

Sms ile kredi başvurusu çok ‘ulaşılabilir’ bir yöntem artık…

Krediye başvuran insanların bir hafta gibi kısa bir süre içinde on tane bankaya ayrı ayrı başvuru yaptığını, hepsinin reddolduğunu bile bile onbirinci bankaya başvurmaktan geri durmadığını izliyorum. Ve bu durum beni aşağıdaki soruya götürüyor.

Borçlanma eylemi, hangi noktada rasyonellikten uzaklaşır?

Kendi halinde bir yaşamı, orta halli bir çevresi, yine orta halli bir evde kiracı, evli & çocuklu bir aile düşünün. Vergisini ödüyor, kanunlara uyuyor, toplumla uyumlu ve toplumu daha yaşanır kılan davranışlar sergileyen iyi bir aile… Parasal maliyetlerin ucuzlaması sayesinde borçlanarak ev almak istiyorlar…

Fakat bu büyük kararın sonuçlarına maruz kalmadan önce, kendi hayat anlayışıylarıyla ilgili olarak ortak bir almak zorundalar.

On yıl boyunca taksit ödeyebilmek için nasıl bir zihinsel hazırlık yapmalı? Bu hazırlıktan aileye düşen pay ne? Bu uzun vadeli borçlanma, ödeme süresince onları madden köşeye sıkıştıracak bir pranga mı olacak, yoksa ilk bir kaç yıl geçtikten sonra ‘nasıl ödediklerini anlamadan’ bitip gidecek bir yatırım fırsatı mı?

Borçlanma da tıpkı tasarruf gibi planlı yaşamayı, ihtiyaçları isteklerin önüne almayı gerektiren bir yaşam biçimidir bana sorarsanız… Borçlanma ile tasarruf kavramlarının davranış kalıpları, şaşırtıcı biçimde birbirine benziyor. Borçlanma da tıpkı tasarruf gibi disiplin, planlama ve sabır gerektirir, zordur…

Bir borçlanmaya girdiğinizde, her ay bütçenizden ayırmak zorunda olduğunuz taksitten artakalanla geçinmek zorunda olduğunuz için, hesaplama yapmak zorundasınız. Kredi taksitlerinizi geciktiremezsiniz, sorumlu yaşamayı ve davranmayı öğrenmeniz ve bıkmadan bunu uygulamanız gerekecektir. Zaten bir süre sonra bunlar, bir alışkanlık setine dönüşecek, hayat felsefenizin merkezinde yer edecektir.

Borçlanma ile bir şeyler edinmek, düzenli geliri en kritik konu haline getireceği için, işinize daha sıkı sarılmanızı sağlayabilir, bazı durumlarda iş performansınızın artmasına yol açacak olumlu ekstralar bile yaşatabilir.

Borçlanma ve tasarrufun şaşırtıcı ortaklığı

Hayatımızın döngüsünde bir biçimde borçlanmaya giriyoruz. Önemli olan bunu verimsiz bir sarmalda yaşamak için değil, sonucunda somut maddi değerlere ulaştıran süreçlerde kullanabilmek…

Gelişmiş ülkelerde alt/orta sınıfın tasarruf yapabilme yollarından en önemlisi borçlanma… Aylık ücretlerle ulaşılamayacak varlıkları uzun vadeli borçlanmayla alabiliyor insanlar…Ülkemizde de durum farklı değil. Üstelik bizde baz ücretler Avrupa’daki eşdeğerlerinin çok daha altında. Konut & taşıt gibi varlıkların fiyatları döviz kuruna çok bağımlı ve ülke olarak kur riskini her daim yaşıyoruz. Özetle bizim işimiz her zaman daha zor.

Ancak planlı, sabırlı ve ihtiyaçlara öncelik veren rasyonel bir çizgide olursanız, her şey mümkün.

Tasarruf kavramını hayatınızın merkezine yerleştirdiğinizde, borçlanma ehliyeti denen ve modern dünyada değer verilen çok önemli bir kazanımı beraberinizde taşımış oluyorsunuz ve bu kazanım, ev sahibi olmak gibi, belki de on yıl sonra ulaşabileceğiniz bir refah seviyesini getirip kredi mekanizmasıyla bugünden önünüze koyuyor.

Evet, borçlanarak da tasarruf yapılabilir, yeter ki planlamanızı doğru yapın, adımlarınızı doğru atın…

Sağlıkla kalın…

tasarruf delileri tarafından yayımlandı

Finans sektöründe 23 yıllık bir yolculuk. Sermaye piyasaları, çeşitli bankalarda portföy yöneticiliği, Satış Müdürlüğü deneyimleri. SPK Türev, SPK Düzey3, BES ve SEGEM Lisansları. Son dönemde ekonomiye, iktisada yoğun ilgi. Evli, 2 çocuk babası, tasarruf delisi.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: