
Maaşımdan önceki son pazar günü, genelde bir sonraki ayın bütçesine göz atarım. Bugün de onlardan biri. Üç yıla varan kayıtlar var ay bazında. Birikimler ayrı bir tabloda ve ürün bazında takip ediyorum. Arada, eski dönemlerdeki kayıtlara da bakıyorum.
Başlangıçta mevduat ve BES dışında yatırım seçeneği düşünmemişim. Pandemi etkisiyle eve kapanıp yatırım maceramın biraz derinine girince; mevduat dışında seçenekler olduğunu gördüm ben de, herkes gibi. Toplam birikimin yaklaşık üçte biri ile hisse senedi almaya karar verdim.
Önce çok eskiden açtığım hisse hesabının şifresini aktif ettim. Ardından komisyonu kontrol ettim, aracı kurumun çağrı merkezinden kafamdaki sorulara cevap aldım. Sonrasında hisse seçimi yaparken özellikle şirketin faaliyet raporlarını okumak çok hoşuma gitti; çünkü raporlarda, yatırım işinde aradığım kriter olan ‘vizyon’ kavramını daha kolay saptayabildiğimi düşünüyorum.
Notlar aldım kendimce, makaleler okudum, videolar izledim. Hisse işinin resmi sitelerine baktım:
- Borsa İstanbul
- Sermaye Piyasası Kurulu
- Merkezi Kayıt Kuruluşu
- Türkiye Elektronik Fon Alım Satım Platformu
- Kamuyu Aydınlatma Platformu gibi.
Kitaplar aldım, telefona uygulamalar indirdim, youtube abonelikleri yaptım, bildirimleri açtım. Tüm bu eylemler birkaç ay sürdü ve portföyü oluşturmadan önce kafamda berraklaşan fikir, benim bir uzun vadeci olduğumdu. Hisseleri Yıldız Pazardan seçtim; ağırlıkla da BİST30. İşlem hacminin küçük, fiyat hareketlerinin sert olması pek bana göre değil.
Orta yaşı geçeli çok oldu, emekliliğe az kaldı, çocuklar büyüyor, sırada lise ve üniversite dönemleri bizi bekliyor. Konut ya da otomobil ihtiyacım yok, var olanlar bana yeterli. Yatırımlarımı, artık net biçimde gelir getiren seçeneklere yapmak istiyorum.
Endeks 109.000’lerde iken portföyü oluşturmaya başladım. Basit tanımlanan bir hedef belirledim. On yıl içinde, ekstra bir emekli maaşına denk gelecek seviyede bir pasif gelir yaratmalıyım. Ben burada temettüyü seçtim.

İki oğlum var ve ikisi de 2000 sonrası doğdu. Dünyada artık bizim gibi olmayan, daha likit, daha aktif ve daha bağımsız olmayı talep eden bir kuşağın etkileri görülüyor. Büyük şirketlerin hedef kitlesinde, bu felsefeyle yaşayan bir kuşağın üyeleri var artık. Bu da beni çocuklarımın geleceklerine destek verirken bu yönde yatırımlar yapmaya yönlendiriyor. Daha likit, daha evrensel ve daha bağımsız seçeneklerle…
Çocuklar artık daha sade ve gelişebilir süreçler istiyorlar gibi geliyorlar bana, kısıtlı ve belirlenmiş seçeneklere mecbur kalmak istemiyorlar… Yaşamlarını sürdürecekleri yüzyılın bizim geride bıraktığımızdan farklı olmasının nedeni de, sadelik, üretkenlik ve özgürlük temalı olması. Onlar kavramlar, statüler ve meslekler arasında geçiş yapabilecek ve birden çok işi aynı anda yapabilecek yetenekte, adaptasyonları yüksek bir nesil olacak. Sanıyorum ‘multitasking’ buna deniyor.

Yatırımda da aynı yolu izlemek akılcı olabilir. Çünkü her gün piyasalara adaptasyonu kolaylaştırmak için geliştirilen bir çok çabaya tanık oluyoruz. Bunlardan faydalanarak biz de, hem büyüme hem de değer üretimi yaratacak bir portföy tasarımı yapabiliriz diye düşünüyorum.

Eski nesillerin alışkanlığı olan bir ev-bir araba almak-bankaya biraz para koymak; şimdiki neslin ihtiyacını karşılamayabilir.
Bizim kuşağın içine doğduğu kalıplar artık onlara yetmeyecek. Onlar işlerini sadece ülkemizde değil, tüm dünyada yapabilecek bir yeterliliği talep ediyorlar. Buna göre gelişmek istiyorlar. ‘Çantasını alıp gitmek’ bizim kuşak için çalışma hayatının sonunda ‘hayal edilesi’ bir düşünceyken; bu düşünceler yeni kuşağın kolayca başardığı moda deyimle ‘yeni normal’ olacak.
Bizler de onlardan etkilenip, benzer yolların arayışındayız. Cep telefonlarımızdan yabancı ülke endekslerini takip ediyor, yurtdışı piyasalar için hesaplar açıyor, TEFAS dan yatırım fonu araştırıyor, yabancı ülkelerin hisse senetlerine endeksli, değerli madenlere endeksli seçeneklere yöneliyoruz. Hepsi elimizin altında, ulaşılabilir ve likite dönebilir seçenekler.
Yeni neslin ‘multitasking’ yaşam ilkesi, bizim de yatırım ezberlerimizde devrimsel değişikler yaptı belki de…
Çocukların da, eşimin de hisse hesabı var bizim evde. Çocuklara da yine uzun vadeli bir bakışla portföy oluşturdum. Haftalık portföy takibi görevini onlara bıraktım. Pazar sabahları hisse portföylerine bakıp, durumu kontrol ediyorlar. Büyük oğluma da 4 ay önce ‘Apple’ hissesi örneği vermiş, telefonuna hissenin fiyat alarmını indirmiştim. Hissesi yok ama, bu süre zarfında hisse primi ve bölünme gibi süreçlerin yatırımlarına olan etkisini kendisi de gördü. Telefon mu, hisse mi sorusunu kendisine sormasını istedim, başarılı olmuş muyum, zaman gösterecek.
https://tasarrufdelileri.com/blog/page/2/

Ana portföyü oluştururken, sıkça temel analiz yaptım. Yani şirketin finansal tablolarını inceledim, rakamlarına baktım, kendi sektöründeki diğer şirketlerle karşılaştırdım. Odaklandığım şirketler büyük oranda, temettü verimi yüksek, her yıl temettüsünü arttıran, temettü vermeyi şirket politikası olarak benimsemiş şirketler oldu.
Portföyde on üç tane hisse var ve an itibariyle, mevduat getirisinin üzerinde bir getiri ile pozisyonumu koruyorum. Başlangıç yaptığım günden beri çok iyi getiriler de oldu, makul oranda zarar seviyeleri de. Sanırım seçimleri büyük şirketlerden yana yapmanın faydası buydu; sert dalgalanmalardan uzak kalabilmek…
Endeksi ve hisselerimi incelerken, fiyat hareketlerini ve yatırımcı olarak bu fiyat hareketlerinde ne yapmanın daha akılcı olduğunu hep düşünüyorum herkes gibi ben de…
Çünkü on üç hisseden en az yedi tanesinde %30’a varan kazanç rakamlarına ulaşmış, fakat uzun vadeli bir bakışa sahip olduğum ve henüz yolun çok başında olduğum için kar realizasyonu yapmamıştım. Ortak olduğum şirketler çok büyük şirketler. Bu yedi şirket hissesinden beş tanesi, %30’a varan kazancı geri verdi. Bazısı an itibariyle eksi seviyeye düştü. Halen portföyümdeler ve uzun bir dönem kalacaklar. Ancak ben kar realizasyonu yapmadığım için, ikilemdeyim.
Sanırım ikilem, portföyde büyüme yatırımı mı, değer yatırımı mı sorusuna götürüyor beni. Yatırım sürecinde öğrenmekten asla vazgeçmemek lazım, gençlerden öğrenecek çok şey var. Bu pazar gününün benim açımdan sorusu bu oldu. Bununla ilgili kaynakları taramaya başladım bile. Ne de olsa öğrenmek de gençleştiriyor.
İyi pazarlar.
Sağlıkla kalın…